NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
104 - (729) وحدثني
زهير بن حرب
وعبيدالله بن
سعيد. قالا: حدثنا
يحيى (وهو ابن
سعيد) عن
عبيدالله.
قال: أخبرني
نافع عن ابن
عمر. ح وحدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة.
حدثنا أبو
أسامة. حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر؛ قال:
صليت مع
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قبل الظهر
سجدتين.
وبعدها
سجدتين. وبعد
المغرب سجدتين.
وبعد العشاء
سجدتين. وبعد
الجمعة
سجدتين. فأما
المغرب
والعشاء
والجمعة.
فصليت مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم في بيته.
{104}
Bana, Züheyr b. Harb ile
Ubeydullah b. Saîd rivayet ettiler. Dedilerki: Bize, Yahya (yâni İbni Saîd)
Ubeydullah'dan naklen rivayet etti. Demişki: Bana, Nâfi', İbni Ömer'den naklen
haber verdi. H.
Bize, Ebû Bekir b. Ebî
Şeybe dahî rivayet etti. (Dediki): Bize, Ebû Usâme rivayet etti. (Dediki):
Bize, Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet etti. İbni Ömer
şöyle demiş:
«Ben, Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde öğleden evvel iki secde, öğleden
sonra da iki secde, akşam namazından sonra iki secde, yatsıdan sonra iki secde,
cum'a namazından sonra iki secde namaz kıldım. Akşam, yatsı ve cum'a
namazlarını (in sünnetlerini) Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile, onun
evinde kıldım.»
İzah
Bu hadîsi Buhari
«Ebvâbü't-Tetavvu» un bir kaç yerinde ve «Cum'a» bahsinde tahrîc ettiği gibi;
diğer sahîh sahipleri de rivayet etmişlerdir.
İbni Ömer (Radiyallahû
anh)'in burada bahsettiği beraberlik, mücerred rek'ât sayısına âiddir. Yoksa
nafile namazları da cemaatla kıldık demek istememişdir. Onları herkes yalnız
kılmışdır.
Yine İbni Ömer
(Radiyallahû anh)'in bahsettiği ikişer secdeden murâd, ikişer rek'âtdır.
Hadîsin sonunda İbni Ömer (Radiyallahû anh) akşam, yatsı ve cum'a namazlarının
sünnetlerini Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde, onun evinde
kıldıklarını bildiriyor. Geri kalan sünnetleri ise mescidde kılmışlardır.
İbni Ömer'in bîr
rivayetinde :
«Resûl-ü Ekrem
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem): cum'a namazından sonra mescidde nafile kılmaz,
oradan ayrılarak iki rek'ât nafileyi başka yerde kılardı.» denilmiş; burada ise
cum'a'dan sonra mescidde iki rek'ât sünnet kıldığı bildirilmişdir. Bu suretle
iki rivayet arasmda zahiren tezâd görülürse de, Aynî 'nin beyânına göre
«İnsırâf» dan murâd, eve gitmeye de şâmil olan umûmî bir mânâdır.
Hadîsler arasında tezâd
bulunduğunu, teslim etsek bile buradaki muhtelif rek'âtlı sünnetler her iki
şıkkın caiz olduğunu göstermek için böyle kılınmışlardır.
Buhârî 'nin
rivayetinde, bu hadîsin sonunda : «Bana, kız kardeşim Hafsa (Radiyallahû anha)'nin
anlattığına göre, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
Fecir doğdukdan sonra
hafif iki rek'ât namaz kılarmış. (Hafsa şöyle dedi): «Bu, öyle bir saat idiki,
o saatte ben Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmezdim.» ibaresi
vardır.
Ümmehât-ı Mü'minîn'den,
Hafsa (Radiyallahû anha) Hz. Ömer'in kızı olduğuna göre, İbni Ömer (Radiyallahû
anh)'ın hakîki kız kardeşidir .
«Bu, öyle bir saatti
ki, o saatde ben, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına girmezdim.»
ifâdesi, İbni Ömer (Raâiyallahu anh) ındır. O saatte Fahr-i Kâinat (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Efendimizin, yanına girmemesi, onu meşgul etmemek içindir.
Çünkü Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) o saatte başkaları ile meşgul
olur, kimi kendisine müracaat edenlerin dâvalarını hall-ü fasl eder; kimi de
teblîğ ve irşâd için îcâb eden yerlere giderdi.